UMUT KAYNAĞI ANADOLU

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Bir coğrafya düşünün; tarih boyunca tüm devletlerin iştahını kabartan, nice savaşların yapıldığı, hükümranlığına mazhar olabilmek için, milletlerin yaşları gözüyle, ateşleri göğsüyle taşıdığı bir bölge…

Ve nihayetinde o bölgede adaletiyle nam salmış bir milletin, o bölgede hüküm sürmesinden sonra başlayan tarihi sorumlulukları…

Evet bahsettiğimiz millet, tarih boyunca her coğrafya da kan gözyaşı ve zulüm olduğunda, gözlerin çevrildiği, derman arandığı yüce Türk milletidir. Yardımseverlik, Türk toplumunun en önemli özellikleri arasında yer alıyor. Dini, ırkı ne olursa olsun, komşu ülkelerden Asya’nın uzak noktalarına, Amerika’dan Afrika’ya kadar dünyanın neresinde deprem, tsunami, sel, yangın olsa, kuraklık ya da yoksulluk gibi nedenlerle açlık, sefalet, savaş, işgal baş gösterse, Türkiye’nin yardım eli oraya uzanıyor. Yani mazlumun karşısında dimdik durmak, Türk’ün ve Anadolu’nun hamurunda var.

İslamiyet’in getirdiği gelenek ve davranışların da bu konudaki etkisi büyüktür. Peygamber Efendimizin “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” şeklinde net bir tavrı var. Sosyal dayanışma ve yardımlaşma hem bu şekilde taltif ediliyor hem de fitre ve zekat gibi İslam dininin mecburiyetleri arasında da yer alıyor. Ekonomik olarak alt tabaka ile yukarıdaki tabakayı birbirinden dağların ayırmasına müsaade edilmemeye çalışılıyor.

Kısacası; Dünyada ki mazlum milletler bu topraklardan ve bu milletti umut olarak görüyor. Kerkük te ağlayan çocuğa “Seni Türkiye’ye götüreceğim” deyişiyle teselli edilmesi bunun en güzel örneğidir. Bu milletin evlatları, Türk’ün öz çocukları yani Anadolu, çok çalışmalı kendinden ziyade mazlum halklar için güçlenmelidir. Bunu yapmanın formülünü de Ulu Başbuğ yıllar önce açıklamış: “ Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur”

Kerkük, Urumçi, Doğu Türkistan başta olmak üzere kan ve göz yaşının hiç durmadığı Türk-İslam beldeleri bizi bekliyor…

GELECEĞİZ…