06 Ağustos 2023 Pazar
Osmanlı Devleti tarafından yüzyıllar boyunca millet-i sadıka olarak kabul edilen Ermeniler, Avrupa devletlerinin Şark Meselesi olarak şöhret bulan politikaları neticesinde, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zayıflayan Osmanlı idaresine karşı ciddi bir sorun teşkil etmeye başlamışlardır. Fransız Devrimi’nin fitilini ateşlediği milliyetçilik cereyanları ile zayıflayan Osmanlı Devleti’nin topraklarına göz koyan Avrupalı güçlerin Hıristiyan azınlıklardan kendi emellerini gerçekleştirebilmek için yararlanma arzuları, Ermeni Kilisesi tarafından da desteklenen Ermeni milliyetçiliğini teşvik etmiş; başlangıçta burjuva ve şehir kökenli olan ve elitist bir özellik taşıyan Ermeni milliyetçiliğinin Ermeni toplumunun tüm katmanlarına yayılarak ayrılıkçı bir renge bürünmesini hızlandırmıştır. Bunun sonucunda da Tehcir Kanunu ile sürgün edilmişlerdir. Bu zamana kadar yürüttükleri en büyük yalan ve kara propaganda olan sözde “Ermeni Soykırımı” yalanı ile Dünya siyasetinde avantajlı konuma geçmeye çalışmışlardır. Bu durumun aksine Anadolu, Ermeni’den ve onun işbirlikçilerinden uzun yıllar boyunca hainlik ve zalimlik görmüştür.
Rus devletinin kışkırtmalarının da etkisiyle ilk olay 1905’de Bakü’de meydana gelmiştir. Azerbaycan Türklerinden bir tutuklunun öldürülmesi sonucu iki taraf arasında çatışmalar başlamış ve kısa sürede geniş bir alana yayılmıştır. Ermeniler Nahçivan’da birçok Azeri türkünü öldürüp yaralamaları üzerine 24 Mayıs’ta da Erivan da çatışmalar başlamıştır. Ermeniler onlarca Azeri köyünü yakıp yüzlerce Azeri türkünü katletmiştir.1905 olaylarının önemli merkezlerinden biri de Şuşa kentidir. 16-20 ağustos tarihleri arasında burada ciddi katliamlar gerçekleştirilmiştir. Rus kazakları ve Rus piyade birlikleri Ermenilerle birlikte hareket etmiştir. Ancak Azerbaycan Türklerinin karşılık vermesiyle Ermeniler püskürtülmüştür. Cavanşir kazasında da çok kanlı baskınlar yapılmıştır. 3 Ekim 1905’te de Ermeniler Sıhavend köyüne baskınlar yapmışlardır. Köylüler ormana kaçıp saklanmak isterken Ermeniler tarafından vahşice katledilmişler. Bu saldırıyı gerçekleştiren Ermeni çetesinin lideri Hamazasp daha sonra Azerbaycan Türklerine yönelik vahşi eylemleri sayesinde nedeniyle taşnak partisince general rütbesine terfi ettirilmiştir. 19-23 kasım tarihleri arası gence kentinde çeşitli katliamlar ve vahşet gösterileri gerçekleşmiştir. Ermeni saldırıları 1906 yılında da devam etti. Haziran ayında Ermeniler pek çok Azeri köyünü dağıttı. 9-15 ağustos tarihleri arasında da 200’den fazla Azeri Türk’ünü yine vahşice katlettiler. Bu olaylar sırasında 10000 civarında Azeri Türk’ünün katledildiği belgelerle sabittir.
Bunun dışında Anadolu’da Ermeni hareketleri Osmanlı’nın son elli yılına damgasını vurmuştur ve 1890’lı yıllardan itibaren de terörize olmuşlardır. Hiçbir yerde çoğunlukta olmamalarını da o bölgedeki Türkleri katletmek veya göçe mecbur bırakmak suretiyle gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır. Osmanlı devletinin sevk ve iskanı ele almasının sebebi de budur. Bizim yapmamız gereken meseleye şuurla sahip çıkarak, iletişim kanallarını sürekli açık tutmak, kanıtlarımızı sunmak ve görüşlerimizi her fırsatta ve her ortamda anlatmak olmalıdır. Yusuf Halaçoğlu hocanın “Önce Türk’ün Türk’e propagandasını yapmak zorundayız, çünkü kendi kamuoyumuz Ermeni Meselesini bilmiyorsa siyaseten çözmek zaten mümkün olmayacaktır.” İfadesinin üzerine titizlikle durmak gerekir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.